entry'ler (178)

mülakatta heyecanlanmamak için 35lik votka içmek

mülakat büyük olasılıkla sabah yada öğlen vakitlerinde olacağı için, vücut dinç olacaktır. bü yüzden 35'lik çok gibi görünsede anca havaya sokar. iyidir yani. özgüven verir, heyecanı alır, tavsiye edilir. son yudumdan sonra nefes ferahlatıcı bir sakız tavsiye edilir.

okyanusta şaşırtan görüntü

http://www.yazete.com/video.asp?vid=6981

linkteki videoya göre denizlerde yeni görülmüş bir balık türü. valla ben çok sevdim, nasıl bi kafa o öyle, tam türklere benzio, git otur muhabbet et yanında çok sempatik bi hayvan. *

sevmek zamanı

filmde anlatılan olayın 2000'li yıllardaki uyarlamasını kendim bizzat yaşşıyor olduğum şey. vay anasını ben o hatunun slaytlara ööyle bakıp giderken, ben doğmadan evvel bu olayların aynısı yaşanıp filmi bile yapılmış ha!!

neyse şaşkınlık bir yana, elbette yapılacak tı, ne yani? kaç bin yıldır varız, yaşıyoruz, sanki hissettiğimiz, yaşadığımız şeyleri bizden önce kimse yaşamadı mı? gerçekten böyle mi düşünüyoruz? elbette yaşadılar gördüler, ebesinin amnı bile görüp geçirdi binlerce yıldır ne insanlar.. bizim bi özelliğimiz yok hoca..

misal bu filmdeki müzikler, kurgu,yönetmenlik ayrı bir şey uyandırdı bemde ve sonuna kadar izleyip, filmi ondan sonra yorum yap bari abisi şeklinde içimden söylemler kendi kendimi yedi..

aslında hikaye çok basit; gurur, melaknolik aşk, ve yine basit bir hatun sevdası.. evet özetle bu şekilde.

lost adası

windows işletim sistemi ile çalışan bilgisayarlarda, bir klasörde çok sayıda resim olduğu vakit, o resimler açılmadan önceki default olarak gözüken resimdeki adaya çok benzeyen yer. Tam anlatamadım galiba ama, görünce anlarsınız işte;
görsel

(bkz: oh shit)

babanın sevgisinin anlaşıldığı anlar

yine bir araba kazası sonrasında, 1 aylık bir onarım süreci ardından servisten arabayı getiren babanın, oğlunu gördüğünde; " araba geldi, tekrar vurabilirsin hahah " diyebilmesi.

yaran facebook yorumları

1958 doğumlu yabancı bir kadın, profiline sexy resimlerini koymuştur. Ama kadın da 150-200 belki daha da fazla bir kilodadır. Her resmin altında da bir tane türk kullanıcının yorumları yer almaktadır. Yazdığı yorumlardan, kadını vodkaya gerek kalmadan götürebileceği aşikardır.
Sırasıyla resimlerin altındaki yorumları okurken bir tanesi gözüme çarpar, bizim elemana içerlemiş olsa gerek;

"siktigimi abazazi her resime yorum yapmışsın bunumu sikecen verse sikecenyani olum siinde bi haysiyeti var lan"

tam o yarılma anında birde şu yorum göze çarpar ve kafamı masaya dayamak zorunda kalırım gülmekten;

"very big sexy * ) am.q ayısı nereden buldun beni de ekledin * "

amazing

çok güzel ama orlando bu sene şampiyon olursa daha da güzel gelecek olan şarkı.

trevor ariza

bundan bir 5 sene sonrasında, artık wade, kobe, lebron jenerasyonunun olgunluk dönemlerinde iken, tam performansını sahalara yansıtıp ortalığı dağıtacağına inandığım kral oyuncu.

dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar

mahalle kahvesinde arkadaşlarla kağıt oynanmaktadır. 3-4 metre ötedeki yan masada da 1 yaşlı, 2 orta yaşıtlarda toplam 3 adam oturmaktadır ve tv'yi seyrediyorlar. tv'nin de sesi kısık, sadece görüntü var. yâda sesi var ama kahvenin uğultusunda işitilmiyor diyelim.

tv'deki programda 2 ünlü genç sima arasındaki birliktelik medeni bir şekilde sonlandırılmaktadır, mevzu budur, ki bence seviyesizliğin tavan yaptığı durumlardan biridir bu ya, esas konu bu değil.

bunları izleyen o yan masadakilerden yaşlı olan amcamdan şu yorum gelir;

- bu sihiyomu bunu?
diğer adamlardan biri : heaa yok, ayrılmışlar
( 5 saniye sonra )
- sihiyomu bu bunu?
diğer adamlar : ..(ses yok)
( 5 saniye sonra )
- sihhsin bu bunu, neyabecek başga
diğer adamlar : eehheeeeahğ tabi

yaratıcı türk zekası

bugüne kadar birçok kez farklı kişilerden farklı örneklerini duyup şaşırdığımız fikirlerdir çoğumuzun. En son beni şaşkınlığa uğratanı ise öz babam tarafımdan yaratılmıştır. Hemen olay anına geri dönüş yapalım isterim.

Bir gün evin oturma odasında oturmuş tv seyrediyorum, kanalları gezerken bir tane belgesele denk geliyorum ve heh diyerek kumandayı bir yere bırakıp izlemeye koyuluyorum. Belgeselde klasik bildiğimiz aslanlar ve yaşam biçimleri var (bu hayvanların tüm yaşam biçimlerini artık ezberledik fakat yinede her bir yenisini gördüğümde ayrı bir çekicilikle izleyesim gelir hep). Belgeseli sunan kişi bir şeyler anlatıyor ama ben anlattıklarının yarısını anlıyorum. Hiçbir şey yapmadan belgeseli izliyorum ama beynimin tamamını da oraya odaklamamışım. (sanırım yorgunluktan) dolayısıyla sadece ekranda ne varsa onu izliyorum. Dişi aslanın teki bir tane buffalo sürüsünden birini gözüne kestiriyor ve gidiyor onun yakınlarına. Başlıyor onu tahrik etmeye, buffalo'da grup içinde olmanın verdiği güvenle (sunucu öyle söyledi valla) aslana hafiften saldırılar yapıyor, aslanda hafiften arkaya kaçıyor ama bir taraftan da sürekli yönünü değiştiriyor çakal carlos. Bizim buffalo'da (buffalo değil öküz öküz) baktı aslan kaçıyo diye, daha da üzerine gitmeye başlıyor. Derken benim aklıma şöyle bir şey geliyor (ulan buffalo fazla açılıosun dön geri) nitekim de böyle oluyor. Buffalo'nun bir iki saldırısından sonra bir dişi aslan daha hemen orada bitiveriyor. Derken bir tanesi saldırıya geçiyor (sanırım kuyruğundan kapıyordu buffalonun) ben o an diyorum aha şimdi diğer buffalolar gelir kurtarır bu garibi, başka çare kalmadı. Yoksa bu itler buffaloyu yiyecek. Lakin ne gelen var ne giden, diğer buffalolar tüymüş çoktan. Daha da beteri bir dişi aslan daha bitiyor hemen orada. Oda üstüne atlıyor buffalonun, fakat dengesini sağlayamayıp tekrar yere atlıyor, sonra bir daha üstüne atlıyor falan (kereta diyorum içimden, hafiften bir sempatiklik hissediyorum o an aslana karşı). Diğer 2 dişi aslan da biri ağzından biri başka yerinden çekiştiriyorlar, amaçları boğayı yere sermekmiş, bu olduğu vakit boğa yenilmiş sayılıyormuş. Velhasıl boğa yere serildiğinde başında toplam 4 tane dişi aslan onun ölümünü bekliyorlar. Ve öldürüyorlar. Hemen ben anlatım biçimimi tv spikerinin beni de şaşkınlığa uğratan konuşmalarıyla devam ettiriyorum; 'hayvanın yere serilip öldürülmesi gerçekleşirken, erkek arslan köşede oturmuş bir şekilde diğerlerini seyretmektedir. Ve tüm bu pis işler bittikten sonra ayağa kalkarak buffalonun yanına gelir paşa ve diğer dişiler çekilirler. Bilirler ki ilk parçayı her zaman paşa yer'. (pis iş? paşa?)

Evet, yukarıdaki gibi spikerin anlattığı yorumla birlikte dumura uğrayarak kendime geliyorum. Ve o andan sonra spikerin tüm konuşmalarına alakadar kesiliyorum ulan keşke baştan ilgiyle dinleseymişim şu adamı ne komik laflar söylemiştir kim bilir diye geçiyor aklımdan. Zira bugüne kadar hiçbir belgeselde bir aslana 'paşa' diyeni duymamıştım. Derken hemen de reklam giriyor, hayyyuaağananıı.. diyerekten lafın sonunu yorgunluktan getirmeyerek başlıyorum reklamın bitmesini.

Buraya kadar olan kısım bizim konumuzun başlığıyla bir alakası yok evet kabul ediyorum arkadaşlar ama bu da zaten bir introydu *

Part-2
reklam bitimiyle birlikte yayılmış olan vücudumu topluyor belgesele odaklanıyorum. Bir tane çita sağa sola bakınıyor, daha sonra bir tane leopar ağacın tepesinde oda sağa sola bakınıyor (hmm sanırım aslanlar işini bitirdi ondan dolayı çitalara geçtiler diyorum kendi kendime, nitekim de doğru)
Bu 2 hayvandan birisi (hangisi tam hatırlamıyorum) bir hayvanı avlıyor, nefes nefese kalmış vaziyetteyken önce avını bir yere saklama ihtiyacı hissediyor, derken diğer başka bir kedi çeşidi geliyor ve hayvancağızın kan revan koşup avladığı avı, onun üzerine doğru kararlı adımlarla gelerek orada bırakıp gitmesiyle hiçbir çaba sarf etmeden devralıyor, ve bir ağacın tepesine götürüyor. (oeehhnn diyorum, nasıl çıktın o ağaca, hadi çıktın o geyik miydi neydi onunla nasıl çıktın). işin özü o da o avı öyle beleşten aldı ama onun elinden beleşe alabilecek başka kediler varmış o yüzden ta ağaç tepelerine çıkartıyormuş avını garibim.

Tüm bu belgesel esnasında koltuklardan birinde babamın da uzanmış bir şekilde belgeseli ilgiyle izlediğini 'lan daglien' demesiyle birlikte fark ediyorum. Ve olaylar gelişiyor;

Part-3

baba : lan daglien

daglien : heaa

baba : buraya gidip bir tane kasap açsak nasıl olur?

daglien : ??? (cevap veremiyorum, bir şey anlamadığım için)

baba : her hayvan avladığını getirir kasaba bırakır, bizde ona derisini falan soyarız etlerini veririz hazır şekilde,

daglien : ee?
baba : e biz de kendimize karımızı alırız, atıyorum; 70 kiloluk geyikmi getirdi çitanın biri onun 15 kilosunu kendimize ayırırız, diğerlerini stoka atarız o çita ne zaman gelirse ona o geyiğin etinden veririz sürekli,

daglien : nasıl veririz?

baba : önüne koyarız işte, yer gider

daglien : (ses yok, utkum tutuldu, acabamı? olabilirmi? diye garip sualler soruyorum kendi içimde kendime)

baba : hayvanlarda pislikten kurtulur, sinekli sinekli pislik içinde yiyorlar öldürdüklerini, biz temiz vericez önlerine

daglien : paşa'yı napcaz?

baba : o geldimi 'heeaah git hadi yok et met dicem' çalışmayana yok et

daglien : gitmez ki anlamaz hayvan, onun doğası öyle

baba : eğitiriz işte

daglien : olmaz baba, doğal dengeyi bozmuş olursun,

baba : o zaman ona en kemikli taraflarını veririm, yavrulara yumuşak etleri falan veririm, nasıl fikir, süper demi?

daglien : valla güzelde, o paşa ve birkaç arkadaşı bir gün 'ulan hep bize kemikli etleri veriyorlar' deyip 20 tanesi toplanır isyan çıkarıp saldırırsa ne kasap kalır ne de kemikli et, bitersin muhahajjahaahah

baba : muhahahahahaha

gothic

bir tarz olup şöyle ki;
http://a799.ac-images.mys...6ee4b40ceeaaaabe890ce.jpg

haggar

1 adet ekran görüntüsü için;
http://img511.imageshack....11/5098/finalfightkw5.jpg

sik

http://www.sik.com/

vurdurmak

(bkz: gelişine vurdurmak)

ilginc olum sekilleri

01
Bir işçinin 600 tonluk press makinasının
arasından emeklemek suretiyle geçerek
ucundaki 2450 santigratlik
fırında sigarasını yakmaya çalışması.
(Karabük Demir Çelik Fabrikaları)

02
Traş olurken berberin "rahatlatır"güdümlü,
boynu aniden sağa sola çevirme hareketi sonucu,
boynun kırılması.
(Erzurum, Merkez Berber Salonu)

03
Mideye kaçan sineği öldürmek için
ağza Sheltox sıkmak suretiyle ölüm.
(istanbul/Sultanbeyli)

04
Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısına
kaçan taşı çıkartmak için ayağını silkelerken
elektrik çarptığını sanan yardımsever bir laz
tarafından kafasına kurek, kalas vb vurularak
ölmek.
(Rize, Ardesen Kasabasi,Tuncaköyü)

05
Denizcilik iŞletmesinin Gaziantep tankerinde
geçen bir olay: Geminin üçüncü mühendisi
kontrol için geminin buhar kazanına girer
(kimseye haber vermemiştir). Daha sonra
işgüzarin biri "niye bu kazan kapağı açık"
der ve kapağı kapatır akabinde gemi sefere
çıkar.
(Kocaeli/Dilovasi iskelesi)

06
Yolda mutlu mesut yürürken kafaya balkon düşmesi.
(istanbul Dudullu'da)

07
Trafik kazasından yaralı olarak kurtarılıp, hastaneye kaldırılırken ambulansin
kaza yapması sonucu ölüm. (Ülkemizin bir çok sehrinde sık rastlanan bir vaka)

08
Bir marangozhanede çalışan işçiler iş çıkışı üzerlerindeki talaşları kompresör ile temizlemektedirler. Bu arada arkadaşına yardımcı olan isçi Ali, şaka olsun
diye, Burhan'ın neticesine dogru hava tutar. Buna içerleyen Burhan, "Öyle şaka olmaz böyle olur" diyerek hava tabancasini alır ve Ali'nin makatına sokar.Bağırsakları
patlayan Ali hastane yolunda Hakk-ın rahmetine kavuşur.
(istanbul, Ayazağa Sanayi Sitesi)

09
Nüfus sayımı nedeniyle bomboş olan otoyolda bir sayım görevlisinin bariyerlere
girmesi sonucu ölümü.(TEM otoyolu Gebze Mevkii)

10
Aynı iş yerinde biri gündüz bir gece vardiyasinda olmak üzere çalışmakta olan baba
oğuldan biri mobylette motor ile işe gitmekte diğeri ise bir başka mobylette ile eve dönmekte iken, yol üzerindeki sert bir virajda karşılasmaları ve birbirlerine selam vermek isterken çarpışıp beraberce ölmeleri. (Konya,Meram Mahallesi)

11
Kafalar güzel bir halde TEM otoyolunda seyreden bir araçtaki beş kişinin; Süper FM'de
çalmaya başlayan oynak bir şarkı sonrası aracı sağa çekmesi ve Otoyol da göbek atmaya başlamasi sonucu 3'ünün ölümü. Daha da ilginci üçüne de ayrı ayrı araçların
çarpmış olması.
(Adapazari/Hendek)

12
Eskiden anlatılan bir lunapark vakası:
Parkın 2 kafadar gece bekçisi, uçan sandelye midir nedir işte onu çalıştırıp bir güzel kurulmuşlar.Bekçilerin ikisi de bütün gece kusarak rahmetine kavuşmuşlar.
(Göztepe Lunaparkı,1971, şimdilerde Göztepe
Parkı'nın olduğu mevkii")

Kaynak: http://www.komikler.com/k...rklere_Mahsus_%D6l%FCmler

seven years in tibet

uzun süreli fakat sıkıcı olmayan bu filmin öyle büyük bir film olduğunu düşünmüyorum. Bu film için diyebileceğim tek şey "sıradan" dır. Bu arada filmde bir köye gelen 2 yabancı ve köylülerden birisi arasında geçen diyalogda köylü "biz kendi egolarını terk edebilene saygı duyarız" şeklinde bir cümle kurmuştur ki orda bende film kopmuştur. Benim yaşayabileceğim dünyadaki tek yer olarak kafama kazınmıştır. Filmde anlamadığım tek nokta; esir kampında ekmek elden su gölden yaşayan, gayet temiz ve bakımlı olan bu 2 esir oradan kaçtıktan sonra yıllarca tek başlarına dağlarda yaşayıp açlıktan ölme konumlarına gelmelerine rağmen neden tekrar kampa dönmeyi akıl edememişlerdir.

metal muzige bogurtu demek

(bkz: bırakınız desinler bırakınız etsinler)

750 gb lik hdd ye giren virüs

oehh saldır saldır bitmez kim uğraşacak lan bunlarla, ömrüm çürür valla sittiret bulaşmıyorum anasını satim şeklinde kendisiyle iç hesaplaşmaya düşmüş virüstür.

saçma sapan at isimleri

(bkz: asena)

yakışıklı olduğu halde abazan olan erkek

parası olmadığından ötürü elinden bir şey gelemeyen erkektir bir yerde.